Kredi pazarı ve kara liste.

Öte yandan olağan veya olağanüstü koşullar nedeniyle idari takibe uğradıktan sonra borçları tüm maliyetleri temerrüt avukat vekalet ücretleri ve diğer giderler ile kapatmış olan kişilerin, yaşamları boyunca ıslah olmaz kanun kaçağı gibi değerlendirilerek herhangi bir kurum ile kredi ilişkisine girmesine mani olmak da adil değil.
İdeal bir kredi pazarında kara liste gibi veri tabanlarında sicil affı olmaz. Buradaki performansın gelişimine bağlı olarak tüketiciler fiyatlamalarda bazı avantajlara sahip olurlar.
Kredi yaşamı boyunca düzenli performans sergileyip bu konuda hassasiyet gösteren tüketicilere faiz oranları, dosya ücreti, kefalet gibi konularda avantaj tanınırken tüketici finansmanı ürünleri geri ödemelerinde dalgalı performans gösteren tüketicilerin geçmiş dönem performanslarının vehametine paralel olarak daha maliyetli kredi alternatifleri sunulur. Ama mükemmel bir dünyada değiliz ve ülkemizde böyle bir segment yönetimi yok.
Sicil affı gerçekten faydalı olacak mı.
Sicil affının gerçek hayata tüketicinin düşündüğü anlamda uygulama olasılığı oldukça sınırlı. Böyle bir affın söz konusu olduğu yasa çıksa bile, yasa koyucular bankalara kime kredi vermeleri gerektiği konusunda bir yaptırımda bulunamaz. Bu konuda devlet bankaları dışında, ilgili yasanın direktiflerini bire bir yerine getirecek bir banka olacağını düşünmüyoruz. Bu da af kapsamında hedeflenen çok daha az kişiye kredi verilecek demektir. Devlet bankaları, hükümetin direktifleri doğrultusunda hareket edecekleri zaman da zaten geçmişte çek cezalısı olmuş, yasal veya idari takibe uğramış hatırlı mevduat müşterileri kontenjanı dolduracak ve bütün gerçek mağdurların kredi kullanabilmesi ve bu kişilerin ekonomiye kazandırılması söz konusu olmayacaktır. Uzun lafın kısası, sicil affı bizce gerçekten ihtiyacı olan tüketicilere yardım etmek için değil, yerel seçimler öncesi oy kaygısı ve popülist bir yaklaşımla hazırlanmış bir göz boyamadan ibaret.