Başbakan yardımcısı ali babacan, kısa vadede hızlı kredi hacmi genişlemesinin bir süre bir “mutluluk oyununu” beraberinde getirdiğini, ancak ondan sonra krizin gelip çok kötü vurduğunu söyledi.
Babacan, G20 Finansal sistematik risk konferansı’nın açılışında yaptığı konuşmada kriz konusuna değindi.
Krizler üzerindeki sistemik risk kaynağı ve ekonomi üzerine etkilerinden bahseden babacan, sistemik risk denildiğinde yakın zamana kadar finansal kuruluşlarda, özellikle bankalarda kısa bir zaman diliminde üst üste gözlenen iflasların akla geldiğini, kısa sürede birkaç banka birden sorun yaşandığında buna “sistemik risk” adı verildiğini, özellikle 21 yüzyılda sıkça görülen bankacılık krizlerinin artık bu tanımı yeterli olmaktan çıkarttığını söyledi. 21. yüzyılının hemen başlarında yaşanan son küresel finans krizin, finansal sistemik riskin birçok farklı özelliğini de ortaya çıkardığına işaret eden babacan, bunlardan birinin hızla gelişen finansal alt yapının, piyasa ve araçlar sebebi ile sistemik risklerin sadece bankaların değil, finansal sistemin bütün aktörleri arası bağlantılardan kaynaklanabileceği gerçeği olduğunu söyledi.
Babacan, ikinci olarak sistemik risklerin zamanla birikiminde finansal sistem ve reel ekonomi arasındaki karşılıklı etkileşimin de önemli rol oynadığının düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.
Krizin yayılması Küresel finansal krizin sadece bankalar arası gözlenen ve yerel çapta olan bağlantıların değil, diğer finansal kuruluşlar, finansal piyasalar ve finansal araçlar arasındaki sınır ötesi bağlantıların da finansal krizin yayılmasında etkili olduğunu gösterdiğine dikkat çeken babacan, özellikle sınır ötesi faaliyetleri yoğun olan büyük finans kuruluşlarının, küresel piyasalar arasındaki bağlantıları karmaşıklaştırdığını söyledi.
Diğer taraftan, finansal sistemlerdeki döngülselliğin sistemik risklerin birikiminde de önemli etkisinin olduğunun görüldüğüne işaret eden babacan, “Yani döngülselliği uzun vadede inişlerin ve çıkışların olduğunu dikkate almak zorundayız. Çokuluslu finansal kuruluşların 50, 100, 150 ülkede iş yapan finansal kuruluşların, her ülkenin kendi iç düzenlemesine nasıl uymakta, ne derece uymakta ama ülkeden ülkeye bir bakıma bir düzenlemeler arası arbitrasyon imkanı var mı yok mu oralarda boşluklar var mı yok mu bu konuda mutlaka daha farklı bir perspektiften ele alınması gerekiyor.” dedi.
“Boşluklara dikkat” Bu konuda genellikle düzenlemeleri yapan kuruluşların ve o kararları veren kişilerin sayısının sınırlı olduğuna işaret eden babacan, “Adına ne dersek diyelim. İster basel komitesi, ister finansal istikrar kurulu, ister her ülkenin merkez bankası veya bankacılık otoritesi diyelim. 15, 20, 30 kişi biraraya geliyor ve bir düzenleme oluşturuyor. Ancak o düzenlemelerin boşluklarını bulmaya çalışan ve boşluklardan yararlanıp para kazanmaya çalışan binlerce, on binlerce kişi var.
Özellikle finans sektöründe bu binlerce, on binlerce kişi oldukça zeka düzeyi yüksek, kafası çalışan ve işin sağından solundan geçmesini bilebilen kişiler. Dolayısıyla bizim düzenleyici kuruluşlarımızdaki insan kaynağı yapısının da özel olarak ele alınması gerekiyor. Düzenleyicilerin çok daha öngörülü, ileri adımlarla hareket etmesi gerekiyor ki oyuncular boşluklar bulamasınlar. Boşluktan yararlanıp, bizim bugün göremediğimiz riskleri biriktirmesinler” diye konuştu.