Konut finansmanı kuruluşları ve portföyler.

Basın açıklamasında da belirtildiği gibi portföy devri gelişmiş piyasalarda karşılaşılan bir uygulama. Normal şartlarda işleyen mortgage altyapısında bankalar dışında konut kredisi vermeye yetkili konut finansmanı kuruluşları portföylerini ipotek finansmanı kuruluşlarına devreder. Konut finansmanı kuruluşları da bu portföyleri menkul kıymetleştirerek, tahvil olarak sermaye piyasasına sunar ve hem kendisi para kazanır, hem de portföyünü devraldığı konut finansmanı kuruluşuna kaynak yaratmış olur. Ancak ülkemizde mortgage kredileri ile ilgili ikincil bir piyasa oluşmuş değil. Ülkemizde bankaların bile kaynak yaratmak için tahvil veya bono çıkarmak yerine sendikasyon kredilerini kullanmayı tercih ettiklerini düşünürsek, henüz böyle bir piyasanın oluşmamış olmasına şaşırmamak lazım. 2010 yılı içerisinde birkaç bankanın kaynak yaratmak için bu tür tahvil ve bono halka arzlarına başvuracağına dair bazı duyumlar almamıza rağmen, konuyla ilgili detaylı bilgi vermek için söz konusu kurumlardan yapılacak resmi açıklamaları beklemek daha doğru olacaktır. Mortgage kredisi veren küçük organizasyonlar sınırlı sermaye yapıları nedeniyle menkul kıymetleştirme için gerekli olan portföy hacmine ulaşmayı beklemeden kredi portföylerini devrederek yeni kaynak sağlamış oluyorlar. Sağladıkları kaynakları süratli bir şekilde yeniden sağlıklı kredi portföyüne döndürerek, aynı başladıkları sermayeyi tekrar kredi olarak kullanmak için vade sonlarını beklemeden sürümden kazanmış oluyorlar. Bu uygulama, ticarette sık sık karşılaşılan elindeki vadeli çekini kırdırmış esnaf gibi portföy kırdırmak sayılabilir. Ancak menkul kıymetleştirme amacıyla devrolan portföylerin tahsilatları çoğunlukla krediyi veren kurum tarafından yapılırken, basın bülteninde bahsi geçen devir neticesinde DD mortgage müşterilerinin artık Yapı Kredi’den hizmet almaya başlayacak olması, bu uygulama sanki faaliyetlerine son verecek bir kurumun tercih edeceği gibi bir yöntem gözüküyor. Tabii bu tamamen sepkülatif bir bakış açısı. DD mortgage pazarlama satışa ağırlık verecek küçük bir kadro ile yoluna devam etmeyi tercih ettiği için portföyü tamamen devretmeyi seçerek operasyon maliyetlerinden tasarruf etmeyi hedeflemiş de olabilir.
Yukarıdada bahsettiğimiz gibi, ülkemizde konut kredilerinin gelişiminde önemli bir gereklilik olan menkul kıymetleştirme için şartlar henüz oluşmuş değil. Ortada bir tane bile “gelin portföyünüzü bize verin menkul kıymetleştirelim” diyen ipotek finansmanı kuruluşu yok. Bu nedenle de DD mortgage bu portföy devri ile faaliyetlerine devam etmesine imkan verecek gerekli finansmanı menkul kıymetleştirme yapmadan sağlamış olacak. Yapı kredi de bu devir ile kendi pazar payı açısından büyümüş oluyor. Yani karlılıktan fedakarlık etmek suretiyle iki kurum da kendi açılarından bu devir ile bir fayda sağlamış oluyor.