DD Mortgage’tan Yapı Kredi’ye 36 milyon TL tutarında portföy.

2010 beklentileriyle ilgili yazımızda mortgage kredileri ile ilgili yorumlarımızı paylaşmamıştık. Bunun nedeni bu tip kredilere olan talebi etkileyen çok fazla sektör ve ekonomik gösterge olması. Konuyla ilgili detaylı çalışmalarımız devam ederken, iki adet mortgage kredisi veren kurumu ilgilendirdiğinden bugün iletilen bir basın bültenindeki haberi kendi yorumlarımızla sizlerle paylaşmaya karar verdik.
Türkiye’nin ilk konut finansmanı şirketi DD Mortgage mevcut mortgage kredisi portföyünün 36 milyon TL tutarında bir kısmını Yapı Kredi’ye devretti. 4 şubat 2010 tarihinde imzalanan anlaşma kapsamında DD mortgage tarafından devredilen mortgage müşterileri mevcut kredi koşullarında herhangi bir değişiklik olmaksızın Yapı Kredi’den hizmet alabilecekler. DD mortgage konut kredilerinin büyük umutlar verdiği bir dönemin sonlarında sektör açısından fikir olarak güzel mortgage kredilerinde uzmanlaşmış tüketici finansmanı şirketi ancak zamanlama açısından talihsiz bir yapılanma olarak dikkatimizi çekiyor.
DD mortgage ile ilgili olarak şirket yetkililerden aldığımız bilgilerden yola çıkarak yayınladığımız yazımızda da belirttiğimiz gibi, şirket az sayıda şubeyle etkin bir direkt satış ekibi ve alternatif dağıtım kanallarını kullanarak müşterilerine ulaşmayı hedefliyordu. Başlangıçta öncelikli olarak üst gelir grubunda müşterilere ulaşmayı hedefleyen DD Mortgage’ın faaliyete geçmesini hemen ardından patlayan kriz nedeniyle gayrimenkul ve dolayısıyla da mortgage sektörü oldukça sıkıntılı döneme girdi.
DD mortgage sık öde az olarak isimlendirilen geri ödeme frekansını iki haftada bire indirimek suretiyle yüzde 20’ye varan bir avantaj sağlayan ürünleriyle sektöre yeni bir bakış açısı getirdi ve krizin başlangıcından bu yana devam eden duraklamaya bu şekilde bir çözüm buldu. Basında dönemsel olarak karşımıza çıkan gayrimenkul sektörünün üç vakite kadar patlama yapacağına dair kehanetlere rağemn gayrimenkule olan talep hala arzu edilen ivmeye ulaşmadı. 2009 yılında genel olarak kredi portföylerinde takip oranlarında bir artış olduğunu aşağı yukarı herkes biliyor. 2010 yılında artış zayıflasa bile sorunlu kredilerin portföy içindeki paylarının krizden önceki yıllara göre yüksek seyretmesi bekleniyor. Ülkemizde ve dünyada krizin sona erdiğine dair net bir mesaj alınamaması nedeniyle tüketicilerin mortgage gibi uzun seneler sürecek taahhütler gerektiren borçlara girmek konusunda çekingen davranması da, konut kredisi alanında faaliyet gösteren şirketleri sıkıntıya sokan faktörlerden bir tanesi.