Bankaların TOBB nefes kredisi.

Konunun bankaların kafasında somutlaşması için TOBB nefes kredisi somut bir örnek oldu. Normal şartlarda çok mümkün olmayan yüzde 9.9 faiz oranıyla kredi kullandırıyor. TOBB ve odaların 500 milyon liralık desteğiyle 5 milyar liralık kredi hacmi oluşturuluyor. Bu kurumların mevduatına da yüzde 7,5 faiz uygulanıyor. Ziraat Bankası ve denizbank ile sözleşme imzalandıve 50-100-150 bin liralık dilimler halinde krediler hızla kullanılmaya başlandı. Başka bir ifade ile yüzde 17-18 olan faiz yarı yarıya azalmış oldu.
Sadece nefes kredisi ile diğer bankaların müşterilerine yönelik özel kampanyalar yapmasına yol açtı.
Yüzde 0,9 faizle 100 bin liralık kredi kullandırmaya başlandı. Zaten bizim istediğimiz de buydu. Bir tane güzel örnek olursa, rekabetle birlikte faizin aşağı düşeceğini söylüyorduk.
Bugüne kadar KOBİ’lere teminat desteği vererek finansman erişimini kolaylaştıran bir işlevimiz vardı. Şimdi hem reel sektör, hem bankacılık sektörünü ortak çıkar paydasında buluşturan bir platform oluşturuldu. Bankacılık sektörünü çok önemli buluyoruz. Biz kredi taleplerine bankaların rating notuyla cevap veriyoruz. Zaten bu sistemi kullanmasak, talepleri kısa sürede sonuçlandırmamız mümkün olmaz. Biz KGF olarak 170 kişiyle hizmet veriyoruz, bankaların altyapısını kullanmasak günlük 3-5 bin başvuruya cevap vermemiz mümkün değil. Burada öncelikli olarak her bankadan basel 2 ve basel 3’e uygun olarak oluşturulmuş raiting yapısına ilişkin bilgileri, data setini aldık. Biz de basel 3’e uygun bir altyapı kurarak, her bankanın yapısını buraya entegre ettik. Yani hepsini aynı paydada buluşturan matris oluşturduk.
“Bankacılık sisteminin yedeği bir sistem değiliz”
Biz bankacılık sisteminin yedeği bir sistem değiliz, onların teminat problemine destek veriyoruz. Bunu yaparken önceliğimiz reel sektör. Birinci ihracatçılar, döviz kazandırıcı faaliyeti olanlar, imalatta çalışanlar, istihdamda katkısı olanlar, yatırım yapanlar, kur riskinden etkilenenler. Aslında bu firmanın kendi özelinde belirleyebileceği bir şey değil, piyasa şartlarının etkilemesini bu dönem rahatlamamız lazım.
Hedef kitlemiz bir ayağı çukurda, uçurumun kenarındaki firmalar değil. İyi olan, gelecek vaat eden ancak güncelde nakit sıkışıklığı yaşayan firmalar, kur riski sorunu yaşayan, mal temininde güçlük olanlara destek vermeliyiz. Gelecekte ülke için katma değer üretecekler. Biz bankaya hiçbir şart dayatmıyoruz, kime destek vermek istiyorsa başvurusunu gönderebilir.
Biz kategorik olarak öncelendirmede birlikte, bankaların uygun görmesi halinde evet diyoruz. Yani bankaların eli tamamen rahat.
TBMM’deki yasal düzenleme tamamlandıktan sonra hazine ile bir protokol imzalayacağız. Yüzde 85 olan kefalet desteği yüzde 90’a çıkabilecek. Sistemdeki bankaların tamamıyla protokollerimizi yaptık.
100 soruda kgf kitabı hazırladık
KGF’nin kurulduğu günden bu yana toplam 24 bin firmaya destek vermişiz. Ancak yeni dönemde sadece son 3 haftada daha yasal altyapı süreci tamamlamadan, 21 bin başvuru geldi. Yani çok fazla ilgi var sisteme.
Bu dönemde bankalar da sistemi anlamaya çalışıyorlar. Onlara 100 soruda KGF kitabı hazırladık. Geçen hafta bankaların temsilcilerine konuyu anlattık. Her bankanın genel müdürlüğünde bizim işlerimizi yönetecek bir departman kurulmasını istedik. Bu işleri onlarla koordineli götürüyoruz. Aksi halde 12 bin şubesinden gelecek başvurularla bizim tek tek ilgilenmemiz mümkün değil.
Sistemde kendi imkanlarımızla düzenlemeler yaptık, daha yapısal sorunları çözmeden, bir anda kullandırdığımız kredi miktarı 5 milyar liraya yükseldi. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, bankaların bir kredi iştahı vardı, biz bu kredi iştahında vitamin katkısı yapıyor.