Bankacılık ve üst gelir grubu.

Daha önceki yazımızda üst gelir grubunda olan müşterilere verilen özel bankacılık servet yönetimi hizmetlerinden bahsetmiştik. Günümüzde birçok banka bu alanda faaliyet göstermek amacıyla organizasyonel değişikliğe gitmiş durumda.
Özel bankacılık tanımı bankasına göre değişiyor. Kimi bankalar alt sınır olarak 250 bin TL ve üzerinde bankacılık ürününe sahip olan tüketicilere bu hizmetleri verirken, bazı bankalar da özel bankacılık müşterileri olarak asgari tasarruf tutarı olarak 1 milyon dolara sahip kişileri tercih ediyor.
Konuyla ilgili olarak bankacılık sektör raporlarında 250 bin TL ve üstünde tasarrufu bulunan kişi sayısı 150 bin civarında olduğu söyleniyor. Bu kişilerin yaklaşık portföy büyüklüğü ise 150 milyar dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Yeri gelmişken geçtiğimiz günlerde sizlere tanıttığımız fortis titanium worldcard’ın da bu grupta yer alan müşterileri hedefleyen bir ürün olduğunun tekrar altını çizmemiz uygun olacaktır.
Kriz sırasında tüm dünyada özel bankacılık müşterisi tanımına giren yatırımcıların sayısında yüzde 14’lük bir azalma oldu. Bunun en büyük nedeni yüksek getiri beklentiyisiyle tanıştırdıkları kaldıraçlı ürünler yüzünden birikimlerde uğradıkları büyük kayıplar. Eskiden özel bankacılık tanımına giren birçok kobi sahibinin bu kriz nedeniyle sıfırı tükettiğini düşünürsek, Türkiye’de bu sayısal azalma daha yüksek bir yüzdede gerçekleşmiş bile olabilir. Bazı bankaların bu alanda yani topu topu 150 bin kişi faaliyet göstermek amacıyla büyük umutlarla transferler yapıp organizasyonlarını değiştirdiklerini ve hatırı sayılır yatırımlar yaptıklarını düşünürseniz, neden böyle etikliği tartışılacak yöntemlere başvurduklarına anlam vermek daha kolay olacaktır.
Özellikle söz konusu özel bankacılık alanında hizmet vermeye diğerlerinden daha geç giren bankaların özel bankacılık birimleri, kendilerine verilen pazar payı hedeflerine ulaşabilmek için sıradışı aksiyonlar almaktan hiç kaçınmıyorlar. rivayete göre bazıları, genel müdürlük iş birimlerinden merkez bankası ve KKB veritabanında yer alan bilgilerden daha etkili neticeler almalarına yardımcı olacak algoritmalarının geliştirilmesi konusunda destek bile alıyorlar. Daha önceleri sigorta sektöründe sigorta şirketleri ve acenteler tarafından ortak kullanılan hasar veritabanının bazı sigorta acenteleri tarafından benzer şekilde kullanıldığı ortaya çıkmış bunun önüne geçilemeyince sorgulama neticelerini mahkeme yoluna gidilmişti.
BDDK’nın bu etikliği tartışabilecek müşteri kazanım stratejilerinin önüne geçecek önlemleri zamanında alamaması durumunda, benzer uygulamaların başta mortgage kredileri olmak üzere özellikle gayrimenkul sektörünün hareketlenmeye başlamasının ardından diğer kredi ürünleri ve kredi kartlarına sıçraması için çok beklememiz gerekmeyebilir.