2023 KOVİD-19 küresel virüs salgını ve rusya ukrayna savaşı ile su yüzüne çıkan küresel jeopolitik ve jeoekonomik meselelerin sorunların 21 yüzyıl’a ekonomik düzeni olarak öne çıkarılan küreselleşme olgusunu yerle yeksan ettiğinin tescillendiği bir yıl oldu. Kaçamak yorumlarla yarım ağız değerlendirmelerle adeta görmemezlikten gelinen çok kutuluplu dünya artık uluslararası düzeyde isim yapmış uzmanların üstüne basa basa vurguladıkları bir temel dijitalleşme bir ortamda yürüttüğü izlenimi veren rekabeti bugün güç merkezleri arasında derinleşen bir stratejik rekabet taşımış durumda. Geriye dönüp 2020-2023 dönemini tekrar gözden geçirdiğimizde dünya ekonomisinin ve küresel ticaretin hayli ilginç hayli zorlayıcı bir politizasyon ve polalirazsyon döneminden geçişi olarak bu dönemi hatırlayacağız. Dijitalleşmenin yazılım ve donanım yönüne yönelik, temiz ve yenilenebilir enerji teknolojilerine yönelik akıllı cihazlar ve taşıtlara yönelik teknoloji rekabetinin en vazgeçilmez unsuru olan kritik mineraller ve madenler artık küresel ekonomik savaş’ın en önemli silah’larına arapatlarına dönüşmüş durumda. Bu durum, 2023’den 2024’e küresel tarım ve gıda ürünlerinin küresel enerji türevlerinin pek çok kritik emtianın politize ve polarize olduğu gibi bir dünya ekonomisinde küresel enflasyonu da tetikliyor. Bu nedenle, 2023’den 2024’e küresel enflasyon riski maliyet enflasyonu talep enflasyonu sarmalı ve önde gelen merkez bankaları açısından fiyat istikrarı ile büyüme beklentileri arasında sıkışma sorunu aynen devam edecek. Bu tablonun en zorlu yanlarından birisi ise, keyifsiz ve güçsüz bir büyümenin aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma sorununu da derinleştirdiği gerçeği. iki siyah kuğu kovid 19 ve rusya ukrayna savaşı’nın sebep olduğu küresel yoksulluk sorunu 2023’den 2024’ten derinleşmeye devam edecek. Bu tablonun hiç şüphesiz ki modern demokrasi tarihinde ilk kez, sandık başına gidecek 4,2 milyar insanın kullanacağı oy üzerinde etkileri de olacak. üstüne küresel iklim krizi’nden insanlık stratejisinin uzantısı olan süveyş kanalı’ndaki gerginliğin uluslararası taşımacılık ve lojistik firmalarını güzergah değiştirmeye zorlaması ile değil, aynı zamanda el nino ve la nina gibi birbirini takip eden iklim dönüşümleri nedeniyle artan kuraklığın panama kanalı’nda günlük gemi geçiş sayısını 32 ile 40 arasında bir sayıdan yüzde 40 azalmaya zorlamasıyla da değişiyor. Stratejik öneme haiz yarı doğal veya insan emeğiyle inşa edilmiş su geçişlerinin sebep olduğu riskler emtia ve ürün teslimlerinde en az 60 günlük olası gecikmeler ile dünya ekonomisine bir kez daha maliyet artışı ve küresel tedarik zinciri aksamaları olarak dönecek. Bu nedenle 2023’den 2024’e koridor savaşları tüm hızıyla devam edecek gözüküyor.