Dünya üzerinde kartla yapılan alışverişler adetsel ve tutar olarak teknolojik gelişmelere paralel bir sürekli artış gösteriyor. Teknolojik gelişmelerin ve güvenlik önlemlerinin en yakından takip edildiği alanlardan biri olan kartlı ödeme sistemlerinde artmakta olan işlem hacmi, kötü niyetli kişilerin de bu alanı özellikle hedef seçmesine sebep oluyor. Gelişmiş ülkelerin bir çoğunda kart sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi için beyanı yeterli olup sigorta anında devreye girerken, ülkemizde tüketicilerin böyle bir mağduriyetin ortaya çıkması durumunda beyanın yanısıra mağduriyetlerini belgeleyecek deliller sunması gerekmesi, bankacılık ve tüketici finansmanı ürünlerinde tüketici hakları konusunda katedilmesi gereken çok mesafe olduğunun en büyük göstergesi. Türkiye’nin liderliğe oynadığı temassız kart işlemleri İngiltere’nin ardından ikinci iki büyük ödeme sistemi tarafından özellikle öne çıkartılıyor. Medyada bu konuda gerek Visa, gerekse Mastercard tarafından yapılan açıklamalar, reklamlar veya tanıtımlara denk gelmiş olmamanıza imkan yok. Bilmeyenler için kısaca tekrar edelim. Dünyanın en büyük ödeme sistemlerinden MasterCard tarafından geliştirilen PayPass sisteminin ülkemizdeki en büyük temsilcisi Garanti bankası ve onun çıkardığı Bonus trink markası. Diğer büyük ödeme sistemi visa ile temassız kart alanında pazarı kaptırmamak amacıyla Paywave adını verdiği sistemle karşımıza çıkıyor. PayWave sistemine üye olan Türk bankaları ise sırasıyla iş bankası, Denizbank, Bank asya, Garanti bankası Temassız Money Card, Ziraat bankası ve Yapı Kredi bankası. Türkiye’de Paypass ve Paywave uyumlu toplam iki milyona yakın temassız kart bulunduğu belirtiliyor.
Sistem belirli bir tutarın altındaki işlemleri, PayPass PayWave uyumlu kartı özel olarak geliştirilmiş POS arayüzüne göstermek süretiyle şifre girmeden gerçekleştirerek, kart sahiplerine vakit kazandırdığını iddia ediyor. Bizim düşüncemize göre, ülkemizde temassız işlemlerin bankalar tarafından bu kadar çok yaygınlaşmasının en büyük sebebi, Mastercard ve Visa gibi iki büyük ödeme sisteminin temassız kart teknolojilerinin ülkemizde yaygınlaşmasını özellikle desteklemelerinden kaynaklanıyor.
Kredi kartı işlem ve ciroları açısından Türkiye gibi potansiyele sahip ülkelere baktığımızda, bunların çoğunun doğu avrupa ülkeleri olduğunu görüyoruz. Bu ülkelerin neredeyse tamamı ya Avrupa birliği’ne girmiş durumda ya da girmek için net bir takvime sahip. Bu nedenle bu ülkeler kuvvetli Avrupa birliği regülasyonlara tabiler.
Türkiye için ise Avrupa Birliği’ne üyeliğinin nasıl bir üyelik olacağı tartışıldığı için, bu tip ağır regülasyon söz konusu değil. Mastercard ve visa gibi ödeme sistemleri bu nedenle temassız kart teknolojilerine yatırım yapan Türk bankalarını destekliyor, hatta teşvik ediyor. Yukarıda bahsettiğimiz potansiyele sahip ülkelerde böyle bir teknoloji implementasyon sürecine cesaret edemiyorlar, çünkü bu kadar büyük çapta uygulamada olabilecek aksaklıklar nedeniyle tüketicilerin mağduriyeti veya karşılaşacakları zararları yansıtmadan tazmin etmek veya sineye çekmek zorunda kalmaları mümkün. Türkiye’de böyle bir risk neredeyse yok gibi. Öncelikle bankaların istemediği bir yasal düzenleme kolay kolay geçemiyor. Örneğin: Kredi kartı üyelik aidatını kamuoyunun tüm baskısına rağmen kaldırmak mümkün olmadı. Bunun üzerine bir de ülkemizde tazminat talepli adli vakalarda dikkate alınan sebepsiz zenginleşme kavramı nedeniyle tazminat söz konusu olsa bile, bankaların ve bu ödeme sistemlerinin Türkiye’de uğrayabilecekleri tazminat kayıpları çok sınırlı olacaktır.