Oy gücünü ve alabileceği azami kredi miktarı.

Ülke ekonomisinin büyüklüğüne göre ayarlanan IMF kotaları bir ülkenin IMF’ye ne kadar fon sağlaması gerektiğini oy gücünü ve alabileceği azami kredi miktarını belirliyor. ABD yaklaşık yüzde 17,43 ile IMF kotalarının en büyük payına sahip bulunurken küresel ekonomik üretimin yaklaşık yüzde 18’ini oluşturan çin’in payının yüzde 6,4 olması dikkatli çekiyordu. Üye ülkelerin sermaye payları fondaki oy haklarına tekabül ederken ABD’nin IMF’de yüzde 16,5 oy hakkı bulunuyor. Bu da ABD’nin kararları bloke edici bir azınlığa sahip olması anlamına geliyor. Çin’in oy hakkı ise yüzde 6,08 ABD IMF’de kotalarının orantılı artırılması için çabalarken buna karşılık gelen miktarda para sağlayarak karşılığında oy haklarını da aynı seviyede tutmayı hedefliyor. Çin kotaların ekonomik gücü yansıtması gerektiğini savunarak oy haklarındaki paylarını arttırmak için kota reformu talep ediyordu. Washington ve pekin yoksul ülkelerin borçlarının hafifletilmesi konusunda da görüş ayrılığı yaşarken ABD’nin IMF ve dünya bankası’nı kullanarak çin’in küresel finans sistemi üzerindeki artan etkisini sınırlamak istediği iddia ediliyor. ABD’nin IMF’yi finansal olarak güçlendirme kararlılığının yanında çin’i engelleyerek fon üzerindeki etkisini güvence altına alma yönünde bir hedefi de bulunuyor. IMF’de ABD’nin etkisi son yıllarda daha çok tartışılırken marakeş’teki topantılarda bu tartışmanın yeni bir güç kazanması dikkati çekti. Dünya bankası yoksulluk ve iklim değişikliği ile mücadeleye odaklanırken ABD IMF’nin asıl görevi olan çok borçlu ülkelere kredilerle yardım etmesi ve karşılığında reform talep etmeye odaklanmasını istiyor. Washington yönetiminin IMF ve Dünya bankası için hazırladığı büyük bir reform planı bulunuyor. ABD eski başkanı donald trump ımf gibi küresel finans kuruluşlarına yönelik fonların azaltılmasını isterken, Joe biden yönetiminin reform planında daha fazla fon talep etmesi de gözlerden kaçmadı.