Krizle yatıyoruz krizle kalkıyoruz, buna hiç şüphe yok. Şimdilerde ülkemizde yaşayan hemen herkesin merak ettiği en önemli konu krizin sonunun gelip gelmediği.
Birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ağzı olan, karşısında bir basın mensubu bulan konuşuyor fikrini beyan ediyor. Bakınız, almanya’nın ploen kentinde düzenlenen küresel ekonomik sempozyum toplantıları sırasında konuşan T.C merkez bankası başkan yardımcısı ibrahim turhan “Türkiye için en kötüsü geride kaldı, ancak toparlanmanın ne kadar güçlü olduğu ve sürdürülebilir büyümeye ne zaman geri dönüleceği konusunda tatmin yapmak için henüz çok erken” demiş.
Turhan, hükümetin mali disiplini sağlaması kaydı ile faizlerdeki tek haneli rakamların devam edeceğini de sözlerine eklemiş.
Bu beyanatın verildiği haberin başlığı ise “TCMB ekonomi için en kötüsü geride kaldı.” gördüğünüz gibi burada beyanat veren kadar, beyanatı yayınlayan kurumun da sorunluluğu var.
Türkiye yıllar yılı adı “gelişmekte olan ülkeler” arasında anılan bir ülkedir. Yani gelişmenin en büyük göstergesi olan büyüme rakamları, varlığımızda kritik bir önem taşımakta. Aynı haberde son açıklanan verilere göz atıldığında, Türkiye’nin GSYH’sinin ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7 küçüldüğünden bahsedilmiş. Bir önceki çeyrek dönem ile karşılaştırıldığında yüzde 14’lük bir daralma vardı bu yüzde 100’lük bir gelişme olarak yorumlanabilir.
Ancak yine bir başka otorite tarafından global ekonomik kriz ile ilgili yapılan açıklama dikkat çekiyor. Buna göre, IMF başkanı strauus kahn ikinci çeyrekte alman ve fransız ekonomileriyle ilgili açıklanan bazı olumlu rakamlara aldanılarak global ekonomik krizin sona erdiği yanılgısına düşülmemesi gerektiğinin altını çizmiş.
Yine aynı röportajda IMF Başkanı strauuss kahn piyasalara kriz sırasında pompalanan likiditenin nasıl geri çekileceği konusu sorulmuş. Kahn bu soruyla ilgili olarak faiz artırımı ve merkez bankalarının direkt müdahalesinin azaltılmasından oluşan bir reçeteden bahsetmiş.
Görüldüğü üzere krizin henüz bitmediğine işaret eden yorumlar var. Fakat ülkemizde merkez bankası tarafından izlenen politikalarda, global bir bakış açısından ziyade yerel bir bakış açısı mevcut.
Tüm dünya merkez bankalarıyla senkronize bir şekilde hareket edilmesi gerekirken, hala tamamen hükümetin mali disiplini sağlamasına bel bağlanmış olması düşündürücü.
Gel gelelim IMF başkanı tarafından bahsedilen faiz arttırımları söz konusu olursa T.C merkez bankası’nın bu faiz artırımlarına katılmaması söz konusu olamaz. En kötü ihtimalle sıcak para ülkemizden çıkmaya başlayana kadar uğraşırlar, sonra da faizleri yine eski rekor seviyelere kademeli olarak çıkartırlar.