Söz konusu veritabanı kayıtlarından çıkmak için borç ödeyemenlerin 5 yıl, ödeyenlerin ise 3 yıl beklemesi gerekiyor. T.C Merkez Bankas, bir kamu kuruluşu olarak bu süreden sonra sözkonusu kişilerin isimlerini listeden çıkartırken benzer hatta bazı durumlarda daha detaylı bilgiler içeren kayıtları kendi veritabanlarında da tutan bankaların çıkarma zorunluluğu bulunmuyor. Bu nedenle de kimi bankalar ismi bir kez bu listeye girenlere bir daha kredi kullandırmayabiliyor. Tüketici yasasından yararlanarak, borçlarını taksitlendiren 2 milyona yakın kart mağduru, Merkez Bankası’nın oluşturduğu listede yer almazken, bankaların kendi aralarında oluşturduğu referans sisteminin Bankalararası kredi referans sistemi kayıtlarına girmekten kurtulamadı.
Bir müşteri segmenti kredi sisteminin dışında tutuluyor.
Uluslararası kredi politikaları incelendiğinde, kredi kartı borçlarını çıkartılan yasadan faydalanarak 12 taksitte geri ödeyen bu müşterilerin çoğu subprime olarak değerlendirebilecek bir müşteri segmentine giriyor. Tamam, bu kişilere tekrar kredi kartı vermenin etik ve sosyal sorumluluklar açısından bazı sakıncaları olabilir, ancak kredi veren kurumlar bu müşterileri ayrı bir segmentte değerlendirerek farklı fiyatlamalar ve limitler ile tüketici finansman ürünleri kullandırmaları ve sisteme kazandırmaları hala mümkün. Teori ve pratik uygulamadaki farklılıkları, bu konuda ne kadar haklı veya hata olduğumuzu ancak çıkarılacak sicil affı kapsamına yukarda bahsettiğimiz 2 milyona yakın kişinin dahil olması durumunda ve bu kişilerin bankacılık sektörü ile tekrar kredi ilişkisine girmesi durumunda görebileceğiz.
Basit mantıkla yaklaşıldığında bu kişiler kredi kartlarını kullanırken sorun yaşamış olsalar dahi, borçların yeniden yapılandırılması durumunda borçlarını kapatmış yani borçlarını sadık tüketicilerin, borç ödemeyenler ile bir tutularak kredi sisteminden dışlanması ne kadar doğru tartışılır.