Ekonomiturk blogundaki kredi kartı mağduriyeti ile ilgili bu yazıda mesaj biraz sert verilmiş olsa da, doğru yönleri olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Kredi kartı mağduruyum diyebilmek için kişinin mağdur olduğu noktaya nasıl geldiğini bir değerlendirmesi gerekir. Kredi kartını bir ödeme aracı değil de, sürekli bir finansman aracı olarak kullanarak sahip olduğu gelirlerin üzerinde bir yaşam stilinde hayatlarını sürdüren kişilerin, işler beklenmedik seyir almaya başladıklarında, kendi tercihleri ile düştükleri duruma isyan edip mağduriyet ilan etmelerinin dünyamızın gerçekleri ile alakası yok.
Unutmamak lazım kredi kartı 18 yaş ve üzerinde düzenli gelir sahibi tüketicilerin kullanımı için tasarlanmış bir üründür. 18 yaş ve üzerinde tüketicilerin hepsi ortada aksini belirten bir tıbbi rapor vb. yoksa birer yetişkin olmalarından dolayı tüm davranışlardan doğacak sonuçlardan sorumludurlar. Kredi kartının yanlış kullanımı sonucu borç batağına düşen tüketiciler de buna dahil. Tabi her uygulamanın bazı istisnaları var. Beklenmedik sağlık sorunları veya üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen kötü niyetli hareketler nedeniyle gerçekten mağduriyet yaşamış olan tüketiciler de yok değil. Ancak kredi ve kredi kartı geri ödeme gecikmelerinde olduğu gibi rakamlar büyüdükçe, istisna uygulamak daha da imkansızlaşıyor. Kurumun yanında yaş da yanıyor.
Peki kredi kartı borçlarında gecikme yaşayanlar için ne yapmalı ?
Sonuçta kredi kartı borçları nedeniyle sorun yaşayanlar, bu borçları oluştururken hür iradelerini kullanarak bir tercih yaptılar ve daha hesaplı borçlanma araçlarını kullanmak yerine çeşitli sebeplerden pratik olması, bilgisizlik, umarsızlık, sağlık vb. kredi kartı ile borçlanmayı tercih ettiler. Bu kişilerin kredi kartı borçları başa çıkılmaz hale geldikten sonra kredi kartı faizlerine itiraz etmesi bize de çok adil gelmiyor.
Öte yandan bu kişilere borçlarını geri ödemelerine imkan verecek borç yapılandırma imkanı tanınması gerektiği inancındayız. Tüketicilerin borçlarını daha uzun vadelere yaymak suretiyle taksitlerin ödenebilecek tutarlara getirilmesi gerekiyor. Yapılandırılan borçların geri ödemeleri neticelenme kadar, benzer ürünleri kullanmalarına izin verilmemesini kabul edilebilir buluyoruz.
Borcunu yeniden yapılandırma ile geri ödemesini tamamlamış bir kişinin tekrar tüketici finansmanı ürünlerini kullanabilmesi için bir zaman aşımı olması gerekir. Peki bu süre ne kadar olmalıdırı ?
Kredi veren kurumların yaptığı tercihin bedelini faizi ile ödemiş tüketicileri cezalandırmaya devam etmeye hakkı var mı?
Yaşadıkları bu tatsız deneyimlerden ders almış, borç geri ödemelerini tamamlamış kişilerin tekrar tüketici finansmanı sistemine kazandırılması için neler yapılmalı ?
İşte burada, kredi veren kurumlardan çok bu sektörü kontrol eden bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu’na BDDK daha çok görev düştüğünün inancındayız. Konuyla ilgili elinde yeterince kaynak bulunduğuna inandığımız BDDK’nın bu konuda bir çalışma grubu kurarak herkesin yararına olacak bir çözüm üretebilecek tek otorite olduğunu düşünüyoruz. Bizce BDDK, borçlarını ödemede sorun yaşayan tüketicilere borçlarını geri ödemelerine imkan verecek bir yapılandırma ve sonrasında bu kişilerin tekrar sisteme kazandırılmalarına imkan verecek sektör tarafından uygulanması mümkün süreçler üreterek, tarafların hiçbirisi için tüketici, kredi veren kurum, tasarruf sahibi, yatırımcı taraflarında mağduriyet taraflarında mağduriyetin söz konusu olmayacak bir çözüm üretirse, ekonominin gelişmesine ve güçlenmesinde de katkıda bulunacaktır. 2001 krizi sonrası türk bankacılık sisteminin güçlenmesine imkan veren önlemleri almaları gibi. Türk tüketici finansmanı pazarını da önümüzdeki yıllarda bu tür sorunların yaşanmaması için güçlendirilebilir.