Federal Rezerv, para politikasına yaklaşımında potansiyel bir değişimin sinyalini verdi ve açıkca “daha yüksek” bir faiz oranı politikası yerine “kısıtlayıcı” bir duruşu vurguladı.
Fed başkanı jerome powell ve başkan yardımcısı philip jefferson’ın pazar günü belirttiği gibi dildeki bu ince değişiklik yakın vadeli faiz oranı patikasının yönetilmesinde daha fazla esneklik sağlıyor. Fed, bile politikanın kısıtlayıcı kalabileceği olasılığının önünü açıyor.
Powell ve jefferson 16 nisan’da washington’da düzenlenen ayrı etkinliklerde enflasyonun FED’in %2’lik hedefine doğru gerilememesi halinde mevcut politikanın kısıtlayıcı olmaya devam edebileceğini belirtmiştir. Bu durum,atlanta fed başkanı raphael bostic gibi diğer FED yetkililerinin faiz artırımı olasılığı konusunda daha doğrudan oaln yorumlarıyla tezat oluşturuyor.
Bu yıl politika gevşemesine yönelik piyasa beklentileri ocak ayındaki 160 baz puandan şu anda sadece 40 baz puana kadar önemli ölçüde azalmıştır. Fed’in olan mevcut federal fon hedef aralığının halihazırda 150-250 baz puan daha kısıtlayıcı olduğunu göstermektedir. Bu durum, faizler düşürülse bile politikanın enflasyon hedefine ulaşmak için ekonomi üzerinde aşağı yönlü baskı oluşturmaya devam edebileceği anlamına gelmektedir.
FED’in mart ayı ekonomik tahminler özeti, nötr faiz oranı tahminlerde hafif bir artış göstererek enflasyonun kalıcı olması halinde haziran ve eylül aylarında ilave ayarlamalar yapılabileceğini işaret etmiştir.
GSYH Büyümesi, işgücü pyiasası ve tüketici harcamalarına yansıyan ABD ekonomisinin dayanıklılığı FED’in projeksiyonlarını ve mevcut politikasının algılanan kısıtlayıcılığını zorlayabilir. anketler ve enflasyon korumalı tahvil oranları, enflasyon beklentilerinin yüksek olduğunu ancak çok yükselmediğini göstermektedir. Örneğin New york, FED’in anketi bir yıllık enflasyon beklentilerini %3’e sabit tutarken, michigan üniversitesi’nin anketi bir ve beş yıllık beklentilerde hafif artışlar gösterdi.
Bank of america’daki stratejistler ve UBS’deki analistler daha fazla faiz artışı için eşiğin yüksek olduğu ve muhtemelen yükselen enflasyon beklentilerine bağlı olacağı konusunda hemfikir. Ticari gayrimenkul ve bölgesel bankalardaki sorunlar da dahil olmak üzere çeşitli ekonomik endişeleri FED’in faiz artırımlarından kaçınması için neden olarak gösteriyorlar.
FED’in koruduğu mevcut denge, tam istihdam ve istikrarlı enflasyon şeklindeki ikili göreviyle uyumlu olarak, bir resesasyonu tetiklemeden enflasyonu düşürmede etkili olmuştur. Fed para politikasının karmaşıklığı içinde yol alırken, daha yüksek bir nominal oran yerine ” kısıtlayıcı ” bir duruşa yapılan vurgu, merkez bankasına enflasyon ve istihdam hedefleri doğrultusunda çalışmaya devam ederken ekonomik gevşemelere uyum sağlamak içi gerekli hareket alanını sağlamaktadır.