Faizlerin yüksek olması ve bu faizlerin yüksek seyri mutlaka ekonomik aktiviteyi ciddi ölçüde yavaşlatacak. İç piyasaya bağlı sektörlerde hem talep noktasında hem finans kaynağı noktasında bir zorluk yaşanacağı kesin. Şu anda kamunun da tavsiye ettiği ihracata dönük çalışmalarda ve döviz kazandıracak işlerde fırsatların değerlendirilmesi gerekiyor. Kredi mekanizmaları da bunu destekler nitelikte çalışıyor. İhracat imkanlarını zorlayan ve ihracat fırsatları geliştiren sektörler gelecek yılı en azından finansa erişim açısından daha rahat ve makul geçirecek. Türkiye son yıllarda ne pahasına olursa olsun büyüme mottosundan biraz daha enflasyonu dizginlemeye dönük bir mottoya doğru en azından yılın ilk döneminde geçmek zorunda kalacak. Bunu zaten ekim ayından itibaren görmeye de başladık. 2024’ü nasıl yaşayacağımız noktasındaki ilk işaretleri almaya başladık. Tabii her bir cefanın sonunda mutlaka bir defa geliyor. Adı konmuş ve doğru tespit edilmiş bir rahatsızlık ve onun tedavisi güven verici bir şekilde ise zaten belli bir dönem sonunda geleceğe iyimser bakma konusunda moraller de yükselecek. Bunu CDS’lerde de görmeye başladık. Büyümenin yüksek olduğu dönemlerde 700’lerde olan CDS büyümenin durgunlaşmaya başladığı dönemlerde 200’lerde kadar düşmeye başladı.” Bahçıvan durgunlaşmaya başladığı dönemlerde 280’lerde kadar düşmeye başladı.” Bahçıvan büyümenin niteliğinin önsemsenmesi gerektiğini belirterek, orta vadeli program’da OVP konan rakamın altında bir büyümenin süpriz olmayacağını düşünüyorum. Ama bunu çok da dert etmemek lazım. Yani eğer gelecekten çalmayacak makul bir büyümeyle karşılayacaksak da ona bir süre katlanmamız gerekiyor. Bizim bu süreci çok daha temkinli ve dikkatli götürmemiz lazım. Onun için büyümeyi çok fazla stres yapmamak gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.