Bir de bu sistemin birbirleriyle rekabet içinde bulunan bankalar tarafından kötüye kullanılmasının önüne geçilmesi gerekiyor. Bankalar düzenli limit artırımı için müşterilerden otomatik aramalar ile talimat alıyorlar. Bu alınan talimatlara istinaden müşterilerinin diğer kartlarındaki limitlerini düşürmeye çalışmaları da olası. Tabi bu olası banka manevralarından bizim aklımıza gelenlerden sadece bir tanesi. Geçmiş yıllarda bazı bankaların KKB kayıtlarında sorgulama yaparak özel bankacılık profiline uyan kişileri tespit ederek, bu müşterileri kazanmaya yönelik yapılan faaliyetleri bankalar birliği nezdinde şikayetlere sebep olmuştu. Kredili mevduat hesaplarından sonra karlılığın en yüksek olduğu kredi kartlarında bu uygulamayı bir fırsata dönüştürmek isteyecek bankalara karşı ne gibi önlemler alınacağını biz merak ediyoruz doğrusu.
BDDK yetkililerince 2012 yılında çerçevesi tamamlanacağı açıklanan tek limit uygulamasının teknik altyapısının hazırlanması konusunda bankalarla mutabakatın zorunlu olduğu belirtiyor. Yani çerçevenin tamamlanmasının bir yıl süreceğini, bununla ilgili görüş alınıp uygulamaya alınmasının teknik geçiş süreci ile beraber 2013 ortasını bulacağını tahmin ediyoruz. BDDK tarafından bu konuyla ilgili henüz resmi bir takvim açıklanmadığı için, tahminimizin diğer basın organları tarafından yapılan açıklamalardan daha doğru veya yanlış olduğumuzu düşünmüyoruz.
Tek limit uygulamasıyla kredi kartı hacimlerinin düşecek olması, bankaların ise bunun rekabete engel olacağını savunarak karşı çıkmasını normal buluyoruz. Mazlumunuz bankalar innovatif olsalarda aynı zamanda bir o kadar mufazakarlar ve karlarını düşürecek her türlü regülasyona karşı direneceklerine eminiz. Ama ülke ekonomilerini bankaların taleplerine göre düzenlemeye kalktığınızda neler olacağına dair en güzel dersi 2008 global krizinde tüm dünya olarak aldık. Dolayısıyla kredi kartlarında tek limit uygulamasıyla kantarın topuzunun biraz kaçmış olabileceğini düşünsek de, kredi kartı sahibi bilinçli tüketici sayısının çok az olduğu ülkemizde, büyük ölçüde mağduriyetlerin yaşanmasına engel olacağı görüşüne de sıcak bakmadan yapamıyoruz.
Düşünün bir kere, bireylere verilen dövize endeksli konut ve ihtiyaç kredilerine getirilen yasaklama ağustos 2008’de değil de bir sene önce yapılmış olsaydı, o dönemde japon yeni veya işviçre frangı da hatırı sayılır bir azalma olurdu. Bu arada tüm dünyayı sarsan 2008 global krizinin nasıl gerçekleştiğini merak edenler için inside job adlı filmi öneririz. Belgesel niteliğinde hazırlanmış film son yaşanılan krizin 1980’ler den bugünlere nasıl geldiğini çok güzel anlatıyor.
dedik ya bu uygulamanın devreye girmesi için bir seneden fazla bir süre öngörüyoruz.
Bu süre boyunca tüketicilere öncelikli tavsiyemiz, kredi kartları ile yaptıkları harcamaları kontrol altına alarak, taksitli nakit avans işlemlerini ve faiz ödemek zorunda kaldıkları kredi kartı dönem bakiyelerini, 6 ayın üstünde taksitli işlemlerini mümkün olduğu kadar azaltmaya çalışmaları, zira bu işlemlerin hemen hepsi kredi kartı kullanılabilir limitini azaltmaya çalışmaları, zira bu işlemlerin hemen hepsi kredi kartı kullanılabilir limitini etkileyecektir. Bankaların bu dönemde yukarıda bahsettiğimiz işlemlere yönelik yapacakları kampanya ve diğer teşviklere kapılmadan kontrollü davranmak oldukça kritik olacaktır.